30 Eylül 2009 Çarşamba

Elmacıklar ve Elmanın Yararları

3 yorum

Dün çalışma arkadaşlarımızdan biri öğün aralarında atıştırmak için bu yandaki minik elmalardan getirmişti. Bu kadar küçük elma ilk defa gördüğüm için hoşuma gitti hemen resmini çektim :) Boyutları belli olsun diye de yanına kupa koyduk :) Öğün aralarında abur cubur atıştırmaktansa böyle sağlıklı şeyler tüketmek daha faydalı. Üstelik bu kadar minik olunca zaten abur cubura benziyorlar :) Fakat faydaları hiç kendileri kadar küçük değil.

Sindirim sistemini düzenler.
Kabızlığa iyi gelir.
Böbrek taşlarını düşürmede yardımcı olur.
Tansiyonu ve kolesterolü düşürmede yardımcı olur.
Yorgunluğu alır.
Nefes darlığına iyi gelir.
Kalp hastalıklarına karşı koruyucu özelliği vardır.
(kaynak:www.diyetlistem.com)

25 Eylül 2009 Cuma

Kırık Cam Teorisi

3 yorum

Az önce bir internet sitesinde okudum kırık cam teorisini. Hem çok hoşuma gittiğinden hem de şu sıralar yaşadığımız bazı şeylerle çok iyi bağdaştığından burda da paylaşmak istedim:
Anlatıldığı kadarıyla: “Kırık Cam Teorisi” ABD’li suç psikologu Philip Zimbardo’nun 1969′da yaptığı bir deneyden ilham alınarak geliştirilmiş. Zimbardo, suç oranının yüksek olduğu, yoksul Bronx ve daha yüksek yaşam standardına sahip Palo Alto bölgelerine birer 1959 model otomobil bıraktı. Araçların plakası yoktu, kaputları aralıktı. Ve olup bitenleri izledi. Bronx’taki otomobil üç gün içinde baştan aşağıya yağmalandı. Diğerine ise bir hafta boyunca kimse dokunmadı. Ardından Zimbardo ve iki öğrencisi ’sağ kalan’ otomobilin yanına gidip çekiçle kelebek camını kırdı. Daha ilk darbe indirilmişti ki çevredeki insanlar (zengin beyazlar) da olaya dahil oldu. Birkaç dakika sonra o otomobil de kullanılmaz hale gelmişti. “Demek ki” diyordu Zimbardo, “ilk camın kırılmasına ya da çevreyi kirleten ilk duvar yazısına izin vermemek gerek. Aksi halde kötü gidişatı engelleyemeyiz.”
Keşke camda ilk çatlaklar oluştuğunda tamir edilseydi... Belki böyle olmazdı... Üzülmezdik...

24 Eylül 2009 Perşembe

HÜNNAP

8 yorum

Bayram dolayısıyla İzmir'e eşimin ailesini ziyarete ve güzel İzmir'i bir kez daha görmeye gittik :) Eşimin halasının köyde bahçeli süper bir evleri var. Bahçede mis gibi hormonsuz domatesler, biberler, kavunlar, karpuzlar yetiştiriyorlar. Ziyarete gidince bizim de payımıza düştü biraz :) Hepsi için çok teşekkür ediyorum burdan.
Neyse gelelim hünnapa. Bahçeden domates biber toplarken bir ara enişte bu tuhaf meyvelerden uzattı bir tane. İlk defa gördüğüm için nasıl yeneceğini bile bilmiyordum. Tadı böyle iğdeyle elma arası birşey. Koyu renkli olanları tatlı ama yeşil olanları tam olmamış biraz acılık geliyor. Onlar da bahçelerine bilerek ekmemiş kendisi çıkmış. Hiçbirimiz adını sanını bilmiyorduk ama hoşuma gitmişti :)
Bugün Beşiktaş'ta bir manavda yandaki manzarayı görünce çok şaşırdım. Birazdan enişteyi arayıp faydalarını sayacağım :) Manavın etiketine bakılırsa kolesterole, şekere, kalbe, karaciğere ve zayıflamaya iyi geliyormuş.
Ender Saraç da hünnapın faydalarını şöyle sıralamış:
*Astım ve solunum sistemi hastalarına faydalıdır.
*Balgam söktürücü özelliği vardır.
*Sebebi bilinmeyen öksürüğü keser.
*Kanı temizler.
*Bağırsakları çalıştırır.
Yani her derde deva :) Bilseydik bi torba da hünnap toplardık. Neyse bir daha ki sefere.

7 Eylül 2009 Pazartesi

ARILAR

4 yorum

Arılar bugün yine beni çıldırttı. Evde çiçek de yok neye geliyorlar anlamıyorum sanırım dışarda üşüyorlar artık. Bugün yağmur da var tabi kovan kimbilir nerde. Boş bulduğu camdan giriyor içeri. Bilsem ki hepsi Arı Filmi'ndeki Barry gibi soframa bile buyur edeceğim de bunlar hiç sevimli görünmüyor. He tamam benim evim çiçek gibi o ayrı : )) Ama bu kadar da olmaz. Ben bundan sonra bal yemek de istemiyorum arı görmek de. Bu arılar neye geliyor diye biraz araştırayım dedim ne kadar boş beleş işlerle uğraştıklarını görüp daha da sinir oldum :)
Mesela

* 1 gram bal için çiçeklere 7000 uçuş yapıyorlarmış!

* 1 kg bal içinse 40 bin tane arı 6 milyon çiçeği dolaşıyormuş!

* Bal arıları bir peteği doldurabilmek için 100 milyon çiçeğin nektarını emiyor ve 100.000 km kanat çırpıyormuş!

* Arılar iğnelerini ancak hayatları tehlikeye girdiğinde ve hayatta sadece 1 kez kullanıyorlarmış!

Yani hem bu kadar çırpınış anlamsız geldi hem de acaba saygı mı duymak lazım diye düşündüm.
Ee şimdi arı geldiğinde ne yapacağız? Durup "arı bende bal yoook çiçeklerde bal çook" diye şarkı mı söyleyeceğiz?

Hala sevmiyorum.

etiketler

kopyalamadan önce düşünün!

Page copy protected against web site content infringement by Copyscape
 

Burçin'in Dünyası Copyright 2008 Fashionholic Designed by Ipiet Templates Supported by Tadpole's Notez